T
Tevfik AKTUNÇ
Guest
Biz de çocuk olduk hem de en güzel zamanında; 90ların hemen başında. O yılların müzikleri gibi çocuk eğlenceleri de, ne eskiden olanlardandı ne de gelecekte hatırlandı. Oysa her biri ayrı bir baş yapıt, ayrı bir efsaneydi. Video oyunları kültürüyle sokak kültürünü beraber yaşayan tek nesildik. O kadar çok şey var ki! En azından unutulmayanları özet geçip nostalji yapalım diyorum
1) Atari: O zamanlar atari kavramı 3 değişik şeyi kapsıyordu:
Birincisi "kara kutu" lakaplı en eski model, kasedi pek bulunamayan hafızasındaki 500 oyunla idare edilen muhteşem atari. Uzun, 2 tuşlu, siyah joysticki hala efsanedir.
2)Tasolar: Tasolar çocukların kendi aralarında kurdukları kapitalist düzenin banknotu gibiydiler. Evine ekmek getirebilmek için erkenden dışarıya çıkan çocuk ya tasolarına yenilerini ekler, ya "ütülür", ya başkasıyla ortak olur, ya da son parasıyla çift tasolu cips bulmak için bakkaldaki tüm cipsleri mıncıklar.
3)Sporcu Kartları: Türk çocuğunun futbolcuya olan aşkını gören bir garip firma bu fırsatı değerlendirdi ve içinden sakız çıkan sporcu kartları üretti. Agustine Okocha'dan, Yordan Letchkov'a, Fenerbahçe formalı Feyyaz Uçar'dan, Gocha Cemarauli'ye nice efsaneler geçti o kolpa kartlardan. Bu kartların içinden bir tane de ufacık çıkartma çıkar ve çıkartma albümünü tamamlayınca bisiklet almaya hak kazanılırdı.
4) Gazoz Kapağı: Kim akıl etti bilmiyorum ama bir ara kendimi parklarda, çay bahçelerinde yerden gazoz kapağı toplarken buldum. Biriktirilen kapaklar özenle ezilir ve oynamaya uygun hale getirilirdi. En populer kapaklar Bixi Cola, Meysu, Sprite ve Yedigun olanlardı.
5) Bilyeler: Camgöz, cicoz, cici, gülle, misket... Bu sözcüklerin hepsi tekbir şeyi tasvir ediyor, bilyeleri. 90ların oyuncaklarından belki de tek bir şeye benzeyeni. Camı, renklisi, demiri, büyüğü, miniği ve dobisiyle tam bir takımdır.
6) Kağıt Bebek: 90larda sadece kızlara özel diyebileceğimiz bir konsept ürün. Kartından bir bebek seti ve bunların üzerine iliştirilen kağıttan kıyafetler. Tüm olay buydu ama çok tuttu. Hatta bazıları tasarım yeteneklerini konuşturup el emeği göz nuru, kuru kalemle boyanmış kendi tasarımlarını yarattı. Ha büyüyünce modacı mı oldular derseniz pek zannetmiyorum.
7) Barutlular: Belki de en tehlikeli tür ama en eğlencelisi aynı zamanda. Herbiri birer suç aleti. Genel olarak 4 grupta incelenir.
*Kızkaçıran: Adının değişikliğinden midir bilmiyorum ama en çok bilinenidir, aynı zamanda en kolpasıdır. Fitilini yakarsın, Fiyuuuh diyip sağa sola sıçrayarak seker gider. Bi numarası yoktur.
*Füze: İçlerinde en artistik olanıdır. Yuvasını eğimli bir yüzeye yerleştirirsin. alttan tutuşturursun. Kendine özgü sesiyle bir fırlar bulutları deler geçer, gözden kaybolur.
*Torpil: Bildiğin bombadır. Yakarsın patlar, yerde çukur açar. şişeye koyup çamura gömersen çamur 2. kat balkonuna kadar sıçrar. Elinde patlasa elini deler, o derece. İşte bu yüzdendir ki, en sevilendir..
*Çatapat: Bir kağıdın üzerinde kiremit rengi dizilmiş tırnak kadar parçalar görürseniz işte o çatapattır. Üstüne taşla vurursun çatapat eder. Bunları yicecek zannedip, yiyip ölen bebeler de ölmüştür.
8)Şaka Oyuncakları: En zor bulunan oyuncaklar şaka oyuncaklarıdır her zaman. Kaşıntı ve hapşuruk tozları, çaya atıldığında içinden kurtçuk çıkan küp şeker, çektiğinde içinden hamamböceği çıkan vivident sakız en populerleridir. Tam ortasına beton çivisi girmiş başparmak, içinden su çıkan yüzük diğer alternatiflerdir. Bol kıllı kara tarantulayı ve patlayan sigarayı saymıyorum bile.
9) Çekiliş: Eskiden mahalle bakkalları vardı. O bakkallarda da çekiliş. Hangimiz çekilişten kolpa bir hediye kazanmadık ki. En uyduruk hediye ufak büyüteç, en afilli hediye ise Müzik kutusu ya da sanal bebekti.
10))Elektronik El Oyunları: Japonya'dan gelen inanılmaz bir furyaydı. 3 önemli çeşidi vardır:
*Sanal Bebek: Ne güzel şeydi o be. Herkesin anahtarlık boyunda bir sanal bebeği vardı bir zamanlar. Normal bebekten, hertürlü hayvan haşerata herşeyi besleyip büyütebiliyordun. Bebeğini aç, susuz bırakmış çok caninin bebeğini son anda ben kurtardım. Benim bebeğim ise 20 yaşına geldiğinde askere gitti ve bir daha geri dönmedi, hala içimde uktedir. Ne diyelim: "Vatan Sağolsun"
*Gameboy: İlk zamanlar sadece zengin çocuklarında vardı, sonra birden yokolup gittiler. Hiç fakir çocuklarında olmadılar. Süpersonik bir cihazdı. Altından oyun kasedi falan yerleştiriliyordu. Nintendo işte o yıllarda hayatımıza girmeye başladı.
*Tetris: Geçen gün japon pazarında 2.5 tl'ye gördüm hemen aldım ama bozuk çıktı. 23. levelden sonra kendini resetliyor. Bir üzüldüm, bir ağladım... Neyse bunu anlatmama gerek yok çünkü bilmeyen de yok.
12) Tabanca: Biz çocukken racon kesmezdik efendiler, kafa keserdik. Pek olmadı gerçi ama... Bu tabancalar 2 çeşittir:
*Mantar Tabancası: 6 patlar şeklindedir. İçinde ufacık ufacık barut bardır. Bunlar patlar, çat çut ses çıkarır. İşin garibi bu tabancaların ucunda bir de kırmızı tıpa bulunur. Tıpa, bu silahların gerçek olmadığını göstermek için mi, yoksa ucundan birşeyler çıkma ihtimali olduğu için mi vardır bilmiyorum, çünkü tıpayı çıkarmaya hiç cesaret edemedim.
*Boncuklu Tabanca: Çok Fenadır. Şarjörü 14 boncuk alır. Hele boncuklar kulağına isabet ederse tatmadığın acıları yaşarsın. Mahallenin kabadayı çocukları bunlarla, hunharca ateş ederler.
13)Köy Bakkalı Ürünleri: Tabir biraz geniş oldu ama bu kadar çeşiti başka bir maddede birleştiremezdim:
*Sigara Sakız: Dışı bildiğin Camel ya da Marlboro. Kağıdını soyduğunda sakız. Sonrada sigara içme yaşı 8'e indi. İner tabi.
* Leblebi tozu: Hooh diye bi nefes çekersin genzin, burnun falan hep tıkanır, bildiğin ölüm tehlikesi. Ama tadı da çok lezzetli be abi.
*Oralet: Bildiğimiz sıcak suyla yapılan değil yalnız. Uzun ince poşette olup, emmek için yapılmışlardan olacak. Tabi ucu ıslandığı an oralet keyfi de mundar olur. Bu sefer ucunu kesersin, o zaman da yarısı çöpe gider. Ne kötü icattı ya.
*Üçgen Poşette Kolonya: Kızlar pek severdi bunu. Parmak ucu kadar poşetlerde renk renk olur bu kolonyalar. Patlatır, yüzüne sürer, rahatlarsın.
*Patlayan Şeker: Ağzına atıldığında fena patlardı bu toz şeker. Tabi bazı ucuz taklitleri beklentileri karşılamazdı o ayrı.
14) Sokak Oyunları: Aslında bu kısım ayrı bir yazı konusu olacak o yüzden çok kısa geçiyorum. Biz 90lar çocukları Göt kazımaca oynayıp, gözümüzü eşin dostün götünü kazımaya dikerdik, Simit oyununda ise "Simiitt" diye nefesi tükenene kadar bağıran çocuk birini yakalamaya çalışır, nefesi yetmezse de tekme tokat dövülürdü. Tabi ortamda kız varsa yakalambaç ve şişe çevirmece her zaman vazgeçilmez olmuş oyunlardandırlar.
Evet sözün bittiği yerdeyiz arkadaşlar. Özet geçelim dedik, kocaman bir yazı oldu. Daha sayfalarca anlatılacak şey var ama artık bi daha ki yazılarda devam ederiz. Hepimiz 90larız, hepimiz susam sokağı çocuklarıyız. Kıymetimizi bilelim. Bizden başka yok, olmayacak. I love 90s.
1) Atari: O zamanlar atari kavramı 3 değişik şeyi kapsıyordu:
Birincisi "kara kutu" lakaplı en eski model, kasedi pek bulunamayan hafızasındaki 500 oyunla idare edilen muhteşem atari. Uzun, 2 tuşlu, siyah joysticki hala efsanedir.
2)Tasolar: Tasolar çocukların kendi aralarında kurdukları kapitalist düzenin banknotu gibiydiler. Evine ekmek getirebilmek için erkenden dışarıya çıkan çocuk ya tasolarına yenilerini ekler, ya "ütülür", ya başkasıyla ortak olur, ya da son parasıyla çift tasolu cips bulmak için bakkaldaki tüm cipsleri mıncıklar.
3)Sporcu Kartları: Türk çocuğunun futbolcuya olan aşkını gören bir garip firma bu fırsatı değerlendirdi ve içinden sakız çıkan sporcu kartları üretti. Agustine Okocha'dan, Yordan Letchkov'a, Fenerbahçe formalı Feyyaz Uçar'dan, Gocha Cemarauli'ye nice efsaneler geçti o kolpa kartlardan. Bu kartların içinden bir tane de ufacık çıkartma çıkar ve çıkartma albümünü tamamlayınca bisiklet almaya hak kazanılırdı.
4) Gazoz Kapağı: Kim akıl etti bilmiyorum ama bir ara kendimi parklarda, çay bahçelerinde yerden gazoz kapağı toplarken buldum. Biriktirilen kapaklar özenle ezilir ve oynamaya uygun hale getirilirdi. En populer kapaklar Bixi Cola, Meysu, Sprite ve Yedigun olanlardı.
5) Bilyeler: Camgöz, cicoz, cici, gülle, misket... Bu sözcüklerin hepsi tekbir şeyi tasvir ediyor, bilyeleri. 90ların oyuncaklarından belki de tek bir şeye benzeyeni. Camı, renklisi, demiri, büyüğü, miniği ve dobisiyle tam bir takımdır.
6) Kağıt Bebek: 90larda sadece kızlara özel diyebileceğimiz bir konsept ürün. Kartından bir bebek seti ve bunların üzerine iliştirilen kağıttan kıyafetler. Tüm olay buydu ama çok tuttu. Hatta bazıları tasarım yeteneklerini konuşturup el emeği göz nuru, kuru kalemle boyanmış kendi tasarımlarını yarattı. Ha büyüyünce modacı mı oldular derseniz pek zannetmiyorum.
7) Barutlular: Belki de en tehlikeli tür ama en eğlencelisi aynı zamanda. Herbiri birer suç aleti. Genel olarak 4 grupta incelenir.
*Kızkaçıran: Adının değişikliğinden midir bilmiyorum ama en çok bilinenidir, aynı zamanda en kolpasıdır. Fitilini yakarsın, Fiyuuuh diyip sağa sola sıçrayarak seker gider. Bi numarası yoktur.
*Füze: İçlerinde en artistik olanıdır. Yuvasını eğimli bir yüzeye yerleştirirsin. alttan tutuşturursun. Kendine özgü sesiyle bir fırlar bulutları deler geçer, gözden kaybolur.
*Torpil: Bildiğin bombadır. Yakarsın patlar, yerde çukur açar. şişeye koyup çamura gömersen çamur 2. kat balkonuna kadar sıçrar. Elinde patlasa elini deler, o derece. İşte bu yüzdendir ki, en sevilendir..
*Çatapat: Bir kağıdın üzerinde kiremit rengi dizilmiş tırnak kadar parçalar görürseniz işte o çatapattır. Üstüne taşla vurursun çatapat eder. Bunları yicecek zannedip, yiyip ölen bebeler de ölmüştür.
8)Şaka Oyuncakları: En zor bulunan oyuncaklar şaka oyuncaklarıdır her zaman. Kaşıntı ve hapşuruk tozları, çaya atıldığında içinden kurtçuk çıkan küp şeker, çektiğinde içinden hamamböceği çıkan vivident sakız en populerleridir. Tam ortasına beton çivisi girmiş başparmak, içinden su çıkan yüzük diğer alternatiflerdir. Bol kıllı kara tarantulayı ve patlayan sigarayı saymıyorum bile.
9) Çekiliş: Eskiden mahalle bakkalları vardı. O bakkallarda da çekiliş. Hangimiz çekilişten kolpa bir hediye kazanmadık ki. En uyduruk hediye ufak büyüteç, en afilli hediye ise Müzik kutusu ya da sanal bebekti.
10))Elektronik El Oyunları: Japonya'dan gelen inanılmaz bir furyaydı. 3 önemli çeşidi vardır:
*Sanal Bebek: Ne güzel şeydi o be. Herkesin anahtarlık boyunda bir sanal bebeği vardı bir zamanlar. Normal bebekten, hertürlü hayvan haşerata herşeyi besleyip büyütebiliyordun. Bebeğini aç, susuz bırakmış çok caninin bebeğini son anda ben kurtardım. Benim bebeğim ise 20 yaşına geldiğinde askere gitti ve bir daha geri dönmedi, hala içimde uktedir. Ne diyelim: "Vatan Sağolsun"
*Gameboy: İlk zamanlar sadece zengin çocuklarında vardı, sonra birden yokolup gittiler. Hiç fakir çocuklarında olmadılar. Süpersonik bir cihazdı. Altından oyun kasedi falan yerleştiriliyordu. Nintendo işte o yıllarda hayatımıza girmeye başladı.
*Tetris: Geçen gün japon pazarında 2.5 tl'ye gördüm hemen aldım ama bozuk çıktı. 23. levelden sonra kendini resetliyor. Bir üzüldüm, bir ağladım... Neyse bunu anlatmama gerek yok çünkü bilmeyen de yok.
12) Tabanca: Biz çocukken racon kesmezdik efendiler, kafa keserdik. Pek olmadı gerçi ama... Bu tabancalar 2 çeşittir:
*Mantar Tabancası: 6 patlar şeklindedir. İçinde ufacık ufacık barut bardır. Bunlar patlar, çat çut ses çıkarır. İşin garibi bu tabancaların ucunda bir de kırmızı tıpa bulunur. Tıpa, bu silahların gerçek olmadığını göstermek için mi, yoksa ucundan birşeyler çıkma ihtimali olduğu için mi vardır bilmiyorum, çünkü tıpayı çıkarmaya hiç cesaret edemedim.
*Boncuklu Tabanca: Çok Fenadır. Şarjörü 14 boncuk alır. Hele boncuklar kulağına isabet ederse tatmadığın acıları yaşarsın. Mahallenin kabadayı çocukları bunlarla, hunharca ateş ederler.
13)Köy Bakkalı Ürünleri: Tabir biraz geniş oldu ama bu kadar çeşiti başka bir maddede birleştiremezdim:
*Sigara Sakız: Dışı bildiğin Camel ya da Marlboro. Kağıdını soyduğunda sakız. Sonrada sigara içme yaşı 8'e indi. İner tabi.
* Leblebi tozu: Hooh diye bi nefes çekersin genzin, burnun falan hep tıkanır, bildiğin ölüm tehlikesi. Ama tadı da çok lezzetli be abi.
*Oralet: Bildiğimiz sıcak suyla yapılan değil yalnız. Uzun ince poşette olup, emmek için yapılmışlardan olacak. Tabi ucu ıslandığı an oralet keyfi de mundar olur. Bu sefer ucunu kesersin, o zaman da yarısı çöpe gider. Ne kötü icattı ya.
*Üçgen Poşette Kolonya: Kızlar pek severdi bunu. Parmak ucu kadar poşetlerde renk renk olur bu kolonyalar. Patlatır, yüzüne sürer, rahatlarsın.
*Patlayan Şeker: Ağzına atıldığında fena patlardı bu toz şeker. Tabi bazı ucuz taklitleri beklentileri karşılamazdı o ayrı.
14) Sokak Oyunları: Aslında bu kısım ayrı bir yazı konusu olacak o yüzden çok kısa geçiyorum. Biz 90lar çocukları Göt kazımaca oynayıp, gözümüzü eşin dostün götünü kazımaya dikerdik, Simit oyununda ise "Simiitt" diye nefesi tükenene kadar bağıran çocuk birini yakalamaya çalışır, nefesi yetmezse de tekme tokat dövülürdü. Tabi ortamda kız varsa yakalambaç ve şişe çevirmece her zaman vazgeçilmez olmuş oyunlardandırlar.
Evet sözün bittiği yerdeyiz arkadaşlar. Özet geçelim dedik, kocaman bir yazı oldu. Daha sayfalarca anlatılacak şey var ama artık bi daha ki yazılarda devam ederiz. Hepimiz 90larız, hepimiz susam sokağı çocuklarıyız. Kıymetimizi bilelim. Bizden başka yok, olmayacak. I love 90s.