Karadeniz Pet

Show Kuşlarının Tüy Yapısı,Özellikleri ve Dikkat Edilmesi Gerekenler

muhabbetkusu

Yönetici
Site Yöneticisi
Katılım
16 Ocak 2013
Mesajlar
3,078
Tepkime puanı
51
Kuş Tüyü nedir ?


Kuş tüylerini kimyasal açıdan incelediğimizde çıkan sonuçlar çoğu kuş meraklısı için kafa karıştırıcı olacaktır. Yine de, kuş tüyünü saf protein, mineral, amino asit ve vitaminler,vs. gibi bileşenlerden oluşan bir bileşim olarak düşünebiliriz. Diğer bileşenler daha az orandadır ve kaliteli Muhabbet Kuşları oluşumu konusunda pek katkıları yoktur. Bu bilgiden, daha uzun kanatlı kuşlarımızın ek proteine ihtiyaç duyduğu gerçeği de çıkarabiliriz.



Kuş tüyü ne işe yarar ?


Şov kuşlarımızın dış görünüşü aslında bir çok öğenin birleşimiyle oluşur. Kemik yapısı, iskelet boyutu, yağlar ve kaslar kuşlarımızı oluşturan temel öğelerdir. Bir kuşun kaliteli olup olmadığı bu öğelerin nasıl biçimlendiğine bağlı. Kuşun tüylerini kontrol ediş biçimi ve tüylerin ne tarafa baktığı da Muhabbet Kuşu’muzun görüntüsünü aynı derecede etkileyecektir.Kuş tüyü belki de kaliteli kuş üretimimizin en önemli ve en az anlaşılan yönüdür. Yine de diğer yönler göz ardı edilmemeli.Tüylerin aşağıdaki özellikleri belirleme ve belirtme de önemli rolleri vardır. Bu listedeki maddeler en temel olanlardır.


Tür:Bir kuşun Opaline, Cinnamon veya Pied olup olmadığını tüylerine bakarak anlayabiliriz.


Renk: Bir kuşun rengini yine tüylerinden anlayabiliriz. Mavi, mor veya koyu yeşil,vb.


İzler: Kuşların üzerindeki izler (kanatlarındaki izler,benekler) yine tüyleri tarafından gösterilir. Hem iyi hem de kötü izler göz önüne alınmalı. İzler genellikle meraklıları tarafından görmezden gelinse de kuşları eşleştirirken izlerin temizliği, yoğunluğu gibi öğeleri de düşünmek zorundayız.


Kuşun büyüklüğü ve şekli : Bir kuşta ne kadar tüy varsa o kadar büyük gözükür. Kuşun şekli de tüyle birlikte daha önce söylediğimiz gibi iskelet, kas ve yağların birleşimidir.


Maske: Yine, uzun tüylere sahip olmadan derin bir maskeye sahip olmak mümkün değil.


Benekler: Büyük ve güzel görünümlü benekler sahip olmak için aynı oranda büyük ve geniş tüylere sahip olmalısınız. Küçük tüylerle büyük benekler sahip olunmayacağı açık. Benekleri kontrol etme konusunda ise bir cevaba sahip değilim. Bence benekler şekil ve büyüklük bakımından genetik. Yine de, eğer kuşunuz bu özellik bakımından iyi bir aileden geliyorsa yeni bebeklerinizde çok güzel beneklerin olma olasılığı yüksek. Beneklerin şekil ve oldukları yer de çok önemli. Eşleştirmelerinizin en azından birinde yuvarlak ve iyi bir yerde konumlanmış benekler olmalı. Bu kuşlarınızda olası bir şekilsizliği önleyecektir.


Tepe: Muhabbet kuşlarının tepesi kafanın üstündeki tüylerin uzunluğu ve genişliğiyle alakalıdır.


Kafatasının arkası: Kafatasının arkası, kuşa ne açıdan bakarsak kafasının aynı şekilde yuvarlak ve güzel görünmesini sağlamakta önemlidir. Bu özellik olmadan kuşunuzun sırtı da düz ve güzel olmaz. Kafasının aşağısı biçimsiz olan bir kuştan daha çirkin bir şey yoktur. Bu tip sorunları olan kuşlar eğer yeterli koruma sağlanmayacaksa öldürülmeli.



Boyun: Bu kısım biraz tartışmalı. Bence iyi bir boyun, kuşun iskeleti ve kas sistemiyle birlikte tüylerinin birleşmesiyle oluşur. Eğer kuşunuzda boynu yoksa geniş maskesi de olamaz. Konudan alakasız bir olay, geçenlerde bir jürinin bir kuşun boynunun üstün yanlarını övdüğünü duydum. Kuşun geniş olmayan bir maskesi birbirine geçmiş orta boy benekleri varmış, ki bunlar da boyun yokluğunun işaretleridir. Eminimki bu jürinin boynun ne olduğu hakkında fikri yoktur.Üstteki özelliklerle ek olarak, bir kuşun gaga ve yüz çevresindeki tüylerin her biri, gaganın etrafından tüyler yayılıyor izlenimi vererek, farklı yönlere bakmalı.


Doğru olmayan tüy tanımları


Tüy bugüne kadar, meraklıları tarafından, sarı,bej rengi bir şey olarak tanımlandı. Bu son derece kompleks bir materyal için kaygı verici bir şekilde basit bir tanım. Sanki yıllar önce söylenmiş gibi. Bana kalırsa bu tanım özellikle kanarya severlerin kuşlarının tüy rengini sınıflandırmak için kullanmasından alındı. Bu tanımın, bej rengi veya sarı tüylerin aynı boyutlarda olabileceğinden, küçük veya büyük tüyleri tanımlamada eksik kalacağı da aşikar.


Avustralya Ulusal Müzesi’nde bu bu varsayımımın doğru olduğu konusunda uzlaştım. Aynı türdeki tüm kuşların tüyleri birbirinden farklıdır. Dahası, farklı türdeki kuşların da tüyleri birbirinden farklılık gösterir. Örneğin bir ördeğin tüy yapısı serçeninkinden farklıdır. Daha da önemlisi her muhabbet kuşunun tüy yapısı diğerinden farklıdır. Bunu kuşların “parmak izi” olarak değerlendirebiliriz. Farklar algılanamaz olsa da illaki farklı olacaklardır!


Tüylerin farklı özellikleri

Aşağıdaki listede show kuşları için uğraşmamız gereken değişkenler sıralanmış. Her bir özellik şov kuşlarımızın görsel kalitesiyle doğrudan ilgili.



Uzunluk :Kuşlarımızın tüyleri evcil kuşlar gibi kısa veya aşırı uzun olabildiği gibi bu uzunlukların arasında herhangi bir uzunlukta olabilir. Sadece tüylerin uzunluğu tek başına bir şov kuşunu güzel yapmaz. Bu çok yaygın bir yanlış kanıdır.



Aşağıdaki tüy özellikleriyle birleştiğinde önem kazanır;


Genişlik: Genişlik tüyler arasındaki mesafedir. Bir tüy geniş,dar veya bunların arasında herhangi bir genişlikte olabilir. Benim gözlemime göre, genişlik, tüylerin uzunluğundan bağımsızdır.

Şekil: Tüy şekilleri yuvarlak, köşeli veya sivri olabilir. Muhtemelen tüy şekillerinin sayısı sonsuzdur.



Kalınlık : Kuş tüyleri tek veya iki boyutlu değil, diğer her şey gibi üç boyutlu. Uzunlukları, genişlikleri, şekilleri olduğu gibi aynı zamanda kalınlıkları da var. Eğer kuşun daha ince bir tüyü varsa ve diğer özellikleri de yerindeyse, tüm bu güzel özellikleri sergileyecektir. Tüyler birbirine kapanabileceğinden kuşunuz daha sıkı olacaktır.



Son günlerde çıkan bir makale bu söylediklerimi doğrular nitelikte. Almanyadan, Jo Mannes kuşlarının tüyünü mikroskopla ölçüp, İngiltere’deki kuşların tüyleriyle kıyaslamış. Kendi kuşlarının tüyleri çıkan sonuca göre İngiltere’deki kuşlardan daha inceymiş. Yani onun kuşlarının İngiltere’deki muhabbet kuşlardan daha derli toplu gözükmesinin sebebi bu.



Yapı: Bazı tecrübeli kuş meraklıların da katılacağı gibi yeni bir tür veya yeni bir mutasyon farklı tüy yapıları getirir –onları değiştirir- Yani diğer türlerin tüy yapısını hem iyi hem de kötü yönde etkiler. Opaline ve cinnamon kuşları buna iyi bir örnek olarak gösterilebilir. Spangle’nin diğer muhabbet kuşu türlerinin tüy yapısına olumlu etki yaptığını söyleyebiliriz. Şu da unutulmamalıdır ; spangle türü Almanya’ya ilk İsviçre’den gelmiştir ve bu tür Almanyada’ki yeni Muhabbet kuşu tarzını belirlemede önemli bir faktör oldu. Yine Mannes’a gelecek olursak onun da kuşlarının tüylerini yapısının standart tüylerden farklı. Mikroskopla yaptığı incelemeler milimetre başına düşen tüy sayısının İngilteredeki tüylerden daha fazla olduğunu gösteriyor. Bu da onun kuşlarının nasıl bu kadar parlak ve güzel göründüğünü açıklıyor.


Şansım olsaydı bu araştırma için hangi kuş türlerinin tüylerinin incelendiğini sormak isterdim. Böylece bu araştırmaya daha geniş bir açıdan bakma olanağı bulurduk. Daha da açayım, bana göre Mannes’ın kuşlarının son hali cinnamon Muhabbet kuşlarından o kadar da farklı değil. Cinnamon türü kuşların genlerinin, Mannes’ın kuşlarına aktarılmış olması muhtemel.



Aklıma gelmişken, umarım Mannes hak ettiği saygıyı görüyordur. “Mannes yeni bir kuş tüyü mutasyonu yarattı.” Cümlesinden yola çıkarak bazı insanların bu başarıyı şans olarak gördüğünü düşünüyorum. Geçtiğimiz yıllarda Mannes ile iki kez görüşme fırsatı buldum. Bu görüşmeler sonrası söyleyeceğim : “ Hayatımda Mannes kadar, muhabbet kuşu konularında, iyi bir gözlemci görmedim.” Yeni bir mutasyon olduğu iddia edilen tüyler büyük ihtimalle daha önce bir sürü kuşta mevcut olmasına rağmen kimse Mannes kadar iyi bir gözlemci olmadığı için gözlerden kaçtı. Kuşlarının başarısının sonuçları olmadığını söylemek abes olur.




Alt tüyler : Her bir tüyün altındaki alt tüyler kuşunun görüşünde belirleyici bir rol oynar. Bu alt tüyler, tüylerin altında toplayıcı bir rol oynar ve kuşun daha büyük görünmesini sağlar. Bundan birkaç yıl önce bir konferansta Fred Sherman damızlığını kuluçkadaki bebeklerin alt tüylerini gözlemleyerek ve eşleştirmelerinde bunu göze alarak geliştirdiğini söyledi.



Yoğunluk : Tüylerin yoğunluğu bir kuşun üzerindeki tüy sayısıdır. Ortalama sayıda tüyü olan kuşlardan ziyade beni daha çok tüye sahip kuşlar etkiliyor. Ayrıca yoğun tüyler juri tarafından değerlendirilirken stres altında kuşun daha iyi görünmesine yardımcı oluyor. Bu özellik kaliteli muhabbet kuşları için vazgeçilmez nitelikte. Her nasılsa daha ağır tüylere kıyasla kuşlara daha sıkı bir görünüş veriyor.



Dağılımı: Tüylerin kuş üzerindeki yerleri. Kuşunuzun çok güzel renkli tüyleri olabilir. Ama yanlış yerdelerse sadece bir tüy yığınından başka bir şey değildir. Bence eski Avustralya kuşlarındaki problem de buydu. Elimizdeki kuşların tüy kalitesi Britanya’dan kuş getirtmeden önce iyiydi. Fakat, beslediğimiz kuşların tüyleri yanlış yerlerde konumlanmıştı.



Yukarıdaki bazı özellikleri belirlemek sizin için zor olabilir. Yine de yukarıdaki bilgileri de akılda tutarak, kuşlarınızın bütün görünüşü üzerinde çalışırsanız kuşlarınıza artık farklı bir açıdan bakacağınıza eminim.




Tüylerin kalıtımı


Benim gözlemime göre, sarı tüylü kuşların bej rengi tüye sahip kuşlarla eşleştirilmesi gerektiği aslı olmayan bir teori. Sarı tüylü veya ince tüylü kuşlarla ; bej rengi tüylü veya uzun tüylü kuşları eşleştirdiğimizde bu özelliklerin karışımı tüylere sahip –ara- kuşların doğacağını doğrulayan hiçbir şeye tanık olmadım. “Ara” kuşların gereken yeterlilikte kuşlar olduğu öne sürülüyor. Bej rengi kuşların da kendi arasında çiftleştirildiğinde renklerinin daha yoğun olacağını gösteren de hiçbir delil yok. Bu 60 yıl öncesine ait bir varsayım olmalı. Bu teoriyi kanıtlamak için de neden bu kadar şanslarını zorladıklaraını anlayamıyorum. Bu düşüncenin yanlış olduğu ortada. Tüyün kalıtımı bu kadar basit bir olay değil. Yıllarca muhabbet kuşlarının, kanaryaların ve ispinozların tüyler hakkında çalışmalar yapmış ve bu işe emek vermiş biri olarak ; hala tüyleri kesin bir şekilde belirlemenin mümkün olduğunu düşünmüyorum. Yine de, sizlere daha kaliteli tüylü kuşları üretme olasılığının nasıl arttırılacağını açıklayacağım.



Bej rengi tüy geninin de çekinik olduğu söyleniyor. Bu nasıl olabilir? İki bej rengi tüylü kuşu eşeştirelim ortaya ne çıkar ? Her türden olabilir değil mi ? Kesinlikle! Mavi tüyler çekiniktir. Eğer iki mavi tüylü kuşu eşleştirirseniz %100 mavi tüylü yavru doğacaktır. Eğer olay buysa bej rengi tüy genine nasıl çekinik diyebiliriz ?


Üsttekini bir kenara bırakıp size tüylerin kalıtımını inandığım şekilde anlatmaya çalışacağım. Önce şunu anlamalıyız ; muhabbet kuşu veya herhangi bir canlıya ait özellikler yavrulara binlerce gen tarafından aktarılır. Bu özellikleri ve yavrulara ait her şeyi genler kontrol eder. Bu özellikler ya sabit ya da değişken bir şekilde yavrulara aktarılır.


Bu özelliklerin sabit bir şekilde yavulara geçmesine ilk örnek. Kesintili değişim : Bunu kısaca yavrulara geçen özelliklerde hiçbir değişimin olmaması şeklinde açıklayabiliriz. Bu şekilde bir kalıtım sadece bir gen tarafından da kontrol edilebilir, böylece tahmin etmesi ve kontrol etmesi kolaydır. Buna örnek olarak muhabbet kuşlarındaki mavi genini gösterebiliriz. Bu özellikler değişim geçirmeden yavrulara geçer. Görünebilirler de görünmeyebilirler de. Ya vardırlar ya yokturlar ama asla değişim geçirmezler.



İkinci örnek teknik ismiyle, Sürekli Değişim : Bu da genin sonraki jenerasyona modifiye edilmiş bir şekilde geçme durumudur. Jenerasyonlar arasında sürekli bir değişim görülür. Bu kalıtım olayı yüzlerce genin toplamının yarattığı bir sonuç olabilir. Sonuç olarak ; bu olayda tüy kalitesi, tahmin etmesi ve kontrol etmesi zordur. Örneklerle açıklayabiliriz, bir insanın parmak izi tektir ve hiçbir benzeri yoktur. İnsan boyu da aynı şekilde. Tüyün de sürekli bir değişim halinde kalıtımı da böyle.



Tüyü iki boyutlu bir varlık olarak düşünelim, sadece genişlik ve uzunluk. Yani elimizde sürekli değişimi etkileyebilece iki faktör var. Yine sürekli değişim içerisinde olabilecek diğer boyutları bir kenara bırakalım. Demem odur ki, bu değişkenlerin varlığı, zaman zaman başımıza gelen, 2 tane çok güzel kuşu eşleştirdiğimiz zaman istediğimiz yavruları elde edememe ihtimalimimizin sebebidir. Sizce bu sürekli bir kaliteyi elde edememizin sebebi de olabilir mi ?



“Eğer durum üstteki gibi zorsa neden kendimi yorayım ?” dediğinizi duyar gibiyim. Bazı ebeveynlerin dünyaya fazla kilolu çocuklar getirme ihtimalinin diğerlerinden daha yüksek olduğunu biliyoruz değil mi ? Aynısı da kaliteli tüy konusunda bazı muhabbet kuşu aileleri için geçerli. Bizim üstümüze düşen bu aileleri veya kuşları bulmak ve çalışmalarımızı bunlar üzerinde yoğunlaştırmak. Bu kaliteli kuşlar da tabi ki zaman zaman kalitesiz kuşları dünyaya getirecektir, sonuçta tabiat anaya karşı geldiğimizi unutmayın.
Sürekli Değişim, kısaca Darwin’in evrim teorisinin özü. Güçlü olanın hayatta kalması. Eğer türler bu sürekli değişim içerisinde olmasaydı, türlerin sürekli değişim gösteren çevre koşullarına adaptesini mümkün kılan genetik çeşitlilik de var olmazdı.



Genel Tutarsızlık


Müthiş kaliteli muhabbet kuşları çok az ve bizden çok uzaktalar. Tecrübeli kuş besleyenler katılacaktır, böyle kuşları beslemek çok zor bir görev. Kaliteli bir kuş besleme şansını bulduysak eğer, en önemli problem o kuşun doğuracağı kuşu da aynı kalitede olmasını sağlamak. Bu tutarsızlık bir günümüz gerçeği. Bu olaya yurt dışına yaptığım Muhabbet kuşu gezilerinde de tanık oldum. Kuşhanelerin çoğunda genel bir kalitesizliğe tanık oldum. Geçen gelişimden sonra bir gelişim beklerken karşı karşıya olduğum tablo açıkçası beni şaşırttı. Bazı bilinen başarılı kuş üreticilerinde birkaç kaliteli kuş vardı. Onların da kaliteleri düşüyor. Bazı üreticiler de ellerinde doğuştan kaliteli baskın genleri olan kuşlar olduğunu iddia ediyor. İşin gerçeği yaptıkları tek şey yüksek fiyatlara kaliteli kuşlar almak. İsimlerini sürdürmek için diğer ünlü kuş üreticilerinden kuşlara ihtiyaçları var. Ziyaret ettiğim birkaç kuşhanede gördüğüm en iyi kuşlar diğer kuş hanelerde üretilmişlerdi.



Avustralya sahnesi


Bir çok şov kuşçusu İngiltere’den ithal ettiği kuşlarla erken başarılar yakaladılar. Bunları yapabilmelerinin ana nedenleri ithal ettikleri kuşların kaliteli olması ve cüzdanlarının bunları alabilecek kadar kabarık olmaları. Fakat, bunların bir çoğu kuşlarının kalitesini korumak ve devam ettirmekle ilgili hiçbir bilgiye sahip değiller. Şu an ki küçük kuşlara bakarak ne kadar çabuk kalite kaybettiğimizi anlayabilirsiniz.Yarış kazanan kuşların birçoğu 2,3 hatta 4 yaşında. Spotswood, Victoria’daki kuş kalitesini arttırmaya yönelik başlatılan karantinadan beri,bazı kuş meraklıları sürekli Avustralya’ya kuş ithal ediyor. Hiçbir işe de yaramıyor! Şu anda hemen kaliteye ulaşabileceği sanılarak ithal edilen kuşlar boşa harcanıyor.



Tecrübe veya bilgiyi satın alamazsınız, ki bunlar da başarıya ulaşmanın en temek iki unsurudur.Avustralya’lılar,çoğu olayda, sadece aynı soya ait işe yaramayan kuşları ithal etmeyi başarabildiler. Böylece, bu işten en iyisini çıkarabilmek için çok fazla emek harcamaları gerekiyordu. Bunu yapmak yerine bazı kuş besleyenler ellerindeki kuşları değerlerini kanıtlamaya fırsat bulamadan ellerinden çıkardılar. Tüm bunlar yaşanırken aynı kuş meraklıları Birleşik Krallık’taki kaynaklarını suçlama küstahlığını da gösterdiler. Bana göre bu, “kabadayılar”, çok şükür ki azınlıktalar, Avustralyalı kuş meraklarında güvenilirliğine gölge düşürdüler. Çok şükür ki, bu ülkede hala başarının kendi eline gümüş tabakla getirilmesini beklemeyen, bu işe zaman ve emek ayıran insanlar var.
İngiliz kuşların bizim elimizde olanların gelişmesine sağladığı katkıyı yadsıyamayız. İngiliz kuş meraklılarından da aldığımız yardımlar için minnettarız.



Yukarıda yazdıklarıma rağmen, bir sendika koordinatörü olarak, şimdi yapacağım iddiayı yapma niteliklerine sahip olduğuma inanıyorum. Şu anki ithalatlarında eklenmesiyle, çok az istisnayla, aynı kalitede daha çok kuşun ülkemize gelmesine neden oluyoruz. Saygısızlık etmek istemem ama İngiliz kuşların kalitesi de değişken ve güven olmaz. Bu nedenle İngiltere’deki kuş besleyenler de ellerindeki iyi kuşları göndermeyi istemiyorlar. Eğer yeteri kadar gerçekçi olabilsek, bu kuşları ithal etmeyi bırakır ve vasat kuşların ülkemize girmesine bir son verirdik. Şu anki yolumuza devam etmek tamamen zaman ve para kaybı. Artık İngiliz dostlarımızın yeteneklerine güvenip hazıra konacağımza, kendi elimizdeki kuşların üzerinde çalışıp kendi yeteneklerimizi test etmeliyiz.


“Tüy”

Daha iyi muhabbet kuşları üretme

Ortada çok fazla çelişkili bilgi döndüğü için meraklıları arasında kaliteli kuşların beslenmesi konusunda çok fazla kafa karışıklığı var gibi duruyor. Denedikleri çoğu teknik istenen sonuçları vermiyor. Bence bunu sebebi bu tecrübeli bilgi kaynaklarının verdikleri bilgilerin ve tecrübelerinin kendi kuşlarından kaynaklanması. Buraya kadar sorun yok, çünkü sahip oldukları kuşlar çoğumuzdakinden daha kaliteli. Sorun olan bu bilgilerin sadece kendi kuşlarında geçerli olabileceği ve genelleme yapılamayacağı. Bu yüzden onlarda başarıyla sonuçlanan şeyler, bizim daha az kaliteli ve farklı soylara ait kuşlarımızda farklı sonuçlar doğurabilir. Yani onlarda işe yarayan bizim kuş hanelerimzde işe yarayacak diye bir şey yok. Üzerinde çalışabileceğimiz kendi stratejilerimizi geliştirmeli ve bunları şu an sahip olduğumuz kuşlardan doğacak kuşları daha kaliteli yapmak için kullanmalıyız.


Dikkat etmemiz gereken başka bir nokta ise, kuşlarımızı geliştirmeye çalışırken kullanacağımız bilgilere şüpheci yaklaşıp onlara hemen inanmamalıyız. Nelerden bahsettiğimi hemen anlamışsınızdır. Lekeli başlara sahip kuşların istediğiniz tüylere sahip olabileceği, büyük beneklere sahip olmak için büyük ve kirli Oppalin’lerin kullanılması gerektiği, Spangle kuşların hep kullanılması gerektiği hep iyi etki yapacakları ve çeşitliliği sağlayabilecekleri gibi safsatalar. Avustralya’lı bazı kuş meraklıları kuşların kanatları konusunda o kadar çok paranoyak oldular ki, kuşun geri kalan kısımlarını tamamen boşverdiler. Bunlar yoksayılması gereken mitler, kuşu bir bütün olarak ele alın, bu saçmalıklara kulak asmayın. Adil olmak gerekirse, yukarıdaki fikirlerin bazıları daha önce işe yaramış olabilir. Ama benim anladığım bunların işe yaradığı olaylar aslında istisnalar. Bu fikirleri ortaya atan insanlar bunu işe yarayıp yaramadıklarını kanıtlamadan yapıyorlar. Eğer bir kuşun kendisi veya ailesi kaliteli değilse, bunların size hiçbir yararı olmaz.



Alf Ormerod, Jo Mannes, Harry Bryans ve Dr. Robertson bizim bakış açımızı değiştirebilmiş ünlü kuş meraklılarını incelerseniz. Bunların kuş alıcları değil kuş üreticileri olduğunu görürsünüz. Bu isimlerin kuş hanelerindeki kuşların kalitesi satın aldıkları kuşlara göre değil kendi yeteneklerine bağlıdır. Bu ünlü kuş besleyenlere bu kadar kaliteli kuşları nasıl yetiştirdiğinizi sorduğunuzda alacağınız cevap hep aynı olacaktır. “Kuşlarınızı tanımalısınız.”. Bu sadece muhabbet kuşlarını değil her hangi bir hayvanı beslemenin temeli.


Kuşlarınızı tanımanın tek yolu da onlarlar çalışmaktır.
Bu da bize herhangi bir kuşun kendi özelliklerini sonraki jenerasyona aktarması konusundaki yetenekleri hakkında işaret verir. Jim Moffat her yıl ilk 5 eşleştirmenin üzerinde karar verilmesi en kolay eşleştirmeler olduğunu iddia ediyor. Neden mi ? Çünkü her sene geçen seneden kalma en başarılı 5 eşleştirmeyi tekrar gerçekleştiriyor da ondan. Bu benim kuş hanemde de geçerli. Kuşlardan en büyük verimi 2. ve 3. senelerindeki üremelerinden alıyorum. Buna inanıyorum çünkü, neleri başarabileceklerini bireysel olarak göstermiş oluyorlar ve ben onları buna göre eşleştiriyorum.



Dünya standartlarına göre, sizin Süper Kuş diyebileceğiniz hiçbir kuş yetiştiremedim. Ama genel olarak kuş kalitem fena değildir. Sesi hırıltılı olan da birkaç kuş yetiştirdim.
Yine de, kuşlarımın gayet iyi bir yüzdesi ithal ettiğim orijinal kuşlarımın gelişmiş halleri ve her sene yavaş da olsa gelişmeye devam ediyorlar. Yıllardır devam üretme sonuçlarıma göre, başarıya giden tek yol “progeny test” (döl, soy testi). Kullanılacak strateji budur.
Doğrudukları kuşa bakarak kuşlarınızın kapasitelerini bulun. Daha önce de söylediğim gibi üstün kuşlar doğurabilecek kuşları tespit edip bunları kullanmak bizim görevimiz.
Eğer doğru yoldaysanız, birkaç yıl sonra daha iyi kalitedeki kuşların en iyi kuşlarınızı doğurduğunuzu göreceksiniz. Kuş haneninizdeki her şeyi eşleştirip şans eseri iyi bir şey doğuracağını beklemek yerine her zaman en iyi kuşlarınızla çalışın.



Buna rağmen, şu anki trendlerden biri ekleyebileceğin kadar üreme kafesi eklemek. Bazıları bu teknikle başarılı oldu. Ve bu başarıyı şu eski deyişlerle haklı çıkarmaya çalıştılar : “Sadece bir kaliteli kuşa ihtiyacınız var.” Ve “az kaliteliyi elde etmek için çok üretin” Bu tekniği uygulayan yeterli bir kuş üreticisi göremezsiniz.
Ben bunu Rus Ruleti’ne benzetiyorum…



Her zaman, elinizdeki en iyi kuşlarla çalışın ve onlara kendi kapasitelerini kanıtlamaları için gerekli her türlü şansı verin.Acele etmeyin, her sene size önünüzdeki yolu gösterenler kuşlarınız olacaklardır.



Eğer bir süredir kaliteli bir kuş üretemiyor ve yeni bir soy deneme ihtiyacı hissediyorsanız, şunu her zaman göz önünde bulundurun :Kuşun ne soyunu ne de görünümünü yavrularına geçireceğinin garantisi var. Bu nedenle kuş satın almak her zaman bir kumar olarak değerlendirilmeli.


Hangi kuşu satın alacağını seçerken hem soyun hem de görsel kalitenin göz önüne alınması gerektiğini söylemişken şunu da ekleyeyim : şahsen ben bu işler için tedarikçileri tercih ediyorum. Daha güvenilir ve ucuz olduklarını söyleyebilirim.Böylece, bir üst aileye ait akraba aileleri toplayabiliyorum. Bu da şansımı yükseltiyor. Kaliteli ailere ait olan kuşları almayı görsel kaliteye tercih edin.



Ne kadar iyi bir aile alırsanız yavruların da kaliteli olma ihtimali o kadar artar. Eğer görsel olarak en üst kaliteye ulaşmak ve dolayısıyla bir çok yılınızı kurtarmak istiyorsanız bu ayrıcalık için çok cömert olmanız gerekir.4 milyon yıllık bir evrime karşı savaştığınızı unutmayın. Kalite sadece detaylara dikkat, iyi gözlem ve mantıklı düşünce ile sürdürülebilir.



(Yukarıda okuduğunuz makale Avustralya'nın Newcastle Budgerriar Club üyelerinden Robert Manvell tarafından verilen bir konferans derlenmiştir.)
 
Geri
Üst