F
franz
Guest
Herkese merhaba arkadaşlar,
Siteye yeni kaydoldum. Nereye yazacağımı bilmiyorum, burası uygundur diye düşünüyorum. Aslında bu yazıyı 2. kez yazıyorum. İlk yazdığımı yolladım ve gitmedi. Hepsi de silindi. Tekrar aynı şeyleri yazmak istemesem de içim elvermedi. Tekrar toparlayabildiğim kadar yazayım.
Geçen hafta 6 yıllık can dostum Çiko’mu kaybettim. Bir yerlere yazma, içimi dökme ihtiyacı hissettiğim için buraya yazıyorum. Başka bir yer gelmedi aklıma. Birçok insan bir kuş için bu kadar üzülünür mü diyebilir. En azından burada beni, üzüntümü anlayacak insanlar olacağına inanıyorum. Bir hayvanın sorumluluğunu almayan, ona bağlılıkla birkaç yıl bakmayan bir insan bunu anlayamaz zaten.
Çiko benim için çok kıymetliydi. Hem yalnız ve sıkıntılı geçen üniversite yıllarımda yoldaşımdı hem de yakında karım olacak olan o zamanki kız arkadaşımın hediyesi, emanetiydi. Ayrıca çok cana yakın, oyuncu, akıllı, neşeli, şipşirin bir kuştu. Nasıl kaybettiğimin detaylarını tekrar yazmaya elim gitmez ama hiç beklenmedik bir anda gittiğini söyleyebilirim.
Her anahtarı çevirdiğimde kendine has ıslığıyla hoş geldin derdi bana. Ya da canı sıkıldığında, dışarı çıkmak istediğinde 2 ıslıkla çağırırdı yanına. O an çıkarmak istemezsen de genelde o kazanırdı. Yeterince çirkefleşebilirdi açmazsan. Çünkü ben onu kafeste değil dışarıda yetiştirdim. Farklı bir kuştu. Ortalama bir kuştan daha yüksek iletişim kabiliyetine sahipti. Genelde benim kafamda, masamda, bilgisayarımın üstünde takılırdı zaten. Ne yediğim fark etmez, benimle beraber tabağımın içine dalardı. Üstümü örttüğümde yorganın altına girmeye çalışan bir kuştu. Hala unutamıyorum. Yerine baktıkça içim sızlıyor. Sevdiği şeyleri yerken bile aklıma geliyor. Bu kadar beklenmedik gitmesi çok üzdü. Çok neşeli ve sağlıklıydı son dakikalarında bile. Ama yapacak, diyecek şey bulamıyorum. Yaşı o kadarmış herhalde. Tek tesellim, uzun uzun oynadık, beraber yemek yedik, öpüp kafesine koydum uyumak için. 1 haftadır falan yoğunluğumdan fazla ilgilenememiştim. Eğer o şekilde gitseydi asla affedemezdim kendimi. Bu arada hiç yalnız, ilgisiz kalmadı. Neredeyse benim kadar sevdiği babam sabahları, ben yokken falan sürekli ilgilenirdi onunla. Temizliği, yemi, oyunu hiç ihmal edilmedi.
Size tavsiyem kuşlarınıza, hayvanlarınıza çok iyi bakın. Aynı şey tabii ki insanlar için de geçerli. Aileniz, tüm sevdikleriniz… Hepsine çok iyi bakın, kıymetlerini bilin. Zira bir sabah kalktığınızda yanınızda olmayabilirler. Herkes için geçerli bu. Her dakikanız son dakikanız olabilir. Ona göre yaşayın. Benim için öyle oldu. O son dakikaları çok güzel geçirdiğimiz için içim rahat. Her zaman masamın yanında, kalbimde, aklımda olacak…
Siteye yeni kaydoldum. Nereye yazacağımı bilmiyorum, burası uygundur diye düşünüyorum. Aslında bu yazıyı 2. kez yazıyorum. İlk yazdığımı yolladım ve gitmedi. Hepsi de silindi. Tekrar aynı şeyleri yazmak istemesem de içim elvermedi. Tekrar toparlayabildiğim kadar yazayım.
Geçen hafta 6 yıllık can dostum Çiko’mu kaybettim. Bir yerlere yazma, içimi dökme ihtiyacı hissettiğim için buraya yazıyorum. Başka bir yer gelmedi aklıma. Birçok insan bir kuş için bu kadar üzülünür mü diyebilir. En azından burada beni, üzüntümü anlayacak insanlar olacağına inanıyorum. Bir hayvanın sorumluluğunu almayan, ona bağlılıkla birkaç yıl bakmayan bir insan bunu anlayamaz zaten.
Çiko benim için çok kıymetliydi. Hem yalnız ve sıkıntılı geçen üniversite yıllarımda yoldaşımdı hem de yakında karım olacak olan o zamanki kız arkadaşımın hediyesi, emanetiydi. Ayrıca çok cana yakın, oyuncu, akıllı, neşeli, şipşirin bir kuştu. Nasıl kaybettiğimin detaylarını tekrar yazmaya elim gitmez ama hiç beklenmedik bir anda gittiğini söyleyebilirim.
Her anahtarı çevirdiğimde kendine has ıslığıyla hoş geldin derdi bana. Ya da canı sıkıldığında, dışarı çıkmak istediğinde 2 ıslıkla çağırırdı yanına. O an çıkarmak istemezsen de genelde o kazanırdı. Yeterince çirkefleşebilirdi açmazsan. Çünkü ben onu kafeste değil dışarıda yetiştirdim. Farklı bir kuştu. Ortalama bir kuştan daha yüksek iletişim kabiliyetine sahipti. Genelde benim kafamda, masamda, bilgisayarımın üstünde takılırdı zaten. Ne yediğim fark etmez, benimle beraber tabağımın içine dalardı. Üstümü örttüğümde yorganın altına girmeye çalışan bir kuştu. Hala unutamıyorum. Yerine baktıkça içim sızlıyor. Sevdiği şeyleri yerken bile aklıma geliyor. Bu kadar beklenmedik gitmesi çok üzdü. Çok neşeli ve sağlıklıydı son dakikalarında bile. Ama yapacak, diyecek şey bulamıyorum. Yaşı o kadarmış herhalde. Tek tesellim, uzun uzun oynadık, beraber yemek yedik, öpüp kafesine koydum uyumak için. 1 haftadır falan yoğunluğumdan fazla ilgilenememiştim. Eğer o şekilde gitseydi asla affedemezdim kendimi. Bu arada hiç yalnız, ilgisiz kalmadı. Neredeyse benim kadar sevdiği babam sabahları, ben yokken falan sürekli ilgilenirdi onunla. Temizliği, yemi, oyunu hiç ihmal edilmedi.
Size tavsiyem kuşlarınıza, hayvanlarınıza çok iyi bakın. Aynı şey tabii ki insanlar için de geçerli. Aileniz, tüm sevdikleriniz… Hepsine çok iyi bakın, kıymetlerini bilin. Zira bir sabah kalktığınızda yanınızda olmayabilirler. Herkes için geçerli bu. Her dakikanız son dakikanız olabilir. Ona göre yaşayın. Benim için öyle oldu. O son dakikaları çok güzel geçirdiğimiz için içim rahat. Her zaman masamın yanında, kalbimde, aklımda olacak…