Karadeniz Pet

Marek Hastalığı

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

muhabbetkusu

Yönetici
Site Yöneticisi
Katılım
16 Ocak 2013
Mesajlar
3,078
Tepkime puanı
51
anatlıların iç organlarında, deri ve kas dokularında tümör oluşturan, periferal ve optik sinirlerde yangı ve anormal genişlemelere sebep olan; herpes virusların oluşturduğu bir hastalıktır. Hastalık her yaştaki kanatlılarda görülsede, 8-18 haftalık gençler daha duyarlıdır.

Durgunluk, iştahsızlık, ibik ve sakallarda solgunluk, verim düşüklüğü, kanat ve bacaklarda tek veya çift taraflı felçler sonucu kanadın düşmesi veya bacağının birinin ileride diğerinin geride bulunma durumu, boyun sinirlerindeki felçler sonucu boyunda çarpılmalar, gözde körlüğe kadar giden depigmentosyon, ölmüş hayvanlarda çeşitli organ ve dokularda tümorler, siyatik sinirlerde kalınlaşma ile karakteristik hastalık belirtileri görülür.

Hastalığın kontrolü için hijyen şartları, damızlık sürünün koşulları, kuluçkahanenin şartları ve aşı uygulanmasında dikkat edilmesi gereken hususlar önem taşımaktadır.

Tüm dünyada marek aşılarında standartlaşmış belli başlı aşı suşları mevcuttur. Bunlardan THV ve SBı suşları ile aşılar enstitümüzde üretilmekte ve sahada bivalant olarak kullanıldığında oldukça başarılı sonuçlar alınmaktadır.

Hastalığın adının ilk olarak 1907 yılında Dr. Josef Marek tarafından konulmasının üzerinden bir asırdan fazla zaman geçmiş olmasına rağmen günümüzde hala popülaritesini korumakta ve daha uzun yıllar boyunca da koruyacağını düşünüyorum.
Marek Hastalığı, (Marek’s Disease MD) aşağıda söz edeceğim klasik klinik formlarının yanında yumurtacı ırklar üzerinde ve broylerlerde gözlemlenen en önemli etkisi bağışıklık sistemi üzerine gösterdiği immunsupresyondur. Günümüzde intansif kanatlı yetiştiriciliğinin oldukça yoğunlaştığı ülkemizde çoğu zaman Marek hastalığı ile beraber birçok hastalığın nasıl etkin olduğunu, bölgesel ya da genel olarak tavukçuluğun yoğun yapıldığı bölgelerde ne kadar önemli düzeyde ekonomik kayıplara sebebiyet verdiklerini gözlemlemeyenimiz yoktur herhalde. Konunun önemine birde bu pencereden bakmamızda çok büyük yarar görüyorum. Bu vesile ile, ND gibi, Mg, Ms, ORT, SHS gibi gündemde yar alan problemlerinin yoğunlaştığı bu günlerde Marek hastalığı virusu, IBD virusu ve Reoviruslar gibi önemli immunsupressif ajanların göz ardı edilmemesini, her zaman hatırda kalmalarını önemsiyorum.
Marek hastalığının adının konulduğu yıldan itibaren, gerek ABD’de, gerekse Avrupa ülkelerinde yayınlanan raporlarda hastalık insidansının hiçte küçümsenmeyecek düzeylerde arttığı görülmüştür. Bunun üzerine hastalığın kontrolüne veya korunmasına yönelik olarak aşı çalışmalarına hız verilmiştir. 1970 yılına gelindiğinde MD’ye karşı ilk aşı geliştirme çalışmaları tamamlanmış ve aşısı uygulanmaya başlanmıştır. Bu yıldan itibaren hastalıkla mücadelede önemli mesafeler kat edilmiştir. Ancak bir süre sonra aşılamalara rağmen hastalık yine kontrol altına alınmaktan çıkmış, aşı yapılmış sürülerde dahi önemli ekonomik kayıplar fazlası ile dikkat çekmiştir. Şöyle ki, o yıllarda salgınlar nendi ile yumurta ve etlerinin tüketilmesinin bile yasak olması sektörü çok ciddi olarak ekonomik darboğaza sokmuştur. Ortaya çıkan ekonomik kayıp totalde bir milyar doların üzerine çıkmıştır. Bu durum üzerine yapılan bilimsel çalışmalar neticesinde yeni aşı teknolojileri gündeme taşınmıştır. 1980’li yıllarda geliştirilen yeni Marek aşıları ile ortaya çıkan salgınların önüne geçilebilmiş, hastalığın insidansı düşürülebilmiştir.

Böylesine zor olan ve belli dönem aralıklarında salgınların hız kazandığı Marek hastalığı nedir sorusunda bilgilerin bir kez daha yinelenmesinde yarar görmekteyim;
Hastalık etkeni olan virus Herpesvirus ailesi kapsamında yer alır zarflı bir DNA virusudur. Hastalığın bilinen üç serotipi mevcuttur. Serotip-1, Serotip-2, Serotip-3. Bu üç serotipte hastalığın karakterini ortaya koyabilen özellikleri taşımaktadırlar.

Serotip-1; Virulensleri orta ve çok virulent olarak sınıflanırlar ve onkojenik virulant viruslar olarak bilinirler. Bu grup içerisinde yer alan ve orta derecede virulans gösteren Marek MHV CVI-988 suşu olarak bilinir. Hollanda, CVI 988 suşu ile Rispens aşısını üretmiştir. Bu suş aynı zamanda sürüler arasında horizontal bulaşmada önemli etki göstermektedir. Serotip-1 içerisinde yer alan virulant viruslar ise JM, HPRS-16 suşlarıdır, virulant suşların atenuasyonu sonucu geliştirilen aşılar uzun yıllar başarı ile kullanılmıştır. 1990 lı yıllarda da yine hastalığa yönelik olarak ABD’de yüksek virulanslı salgınlar ortaya çıkmış ve çok ciddi ekonomik kayıpların görülmesine neden olmuştur. Bu salgınlarda dikkat çeken;
* Neurological belirtiler, transient paralysis, floppy broiler syndrome,
* Kalpte, yumurtalıklarda, testislerde, kasta, akciğerde gelişen Visceral tümör oluşumları.
* Cutaneous form(Deri formu); Tüy folliküllerinde gelişen tümörler.

Serotip-2; Bu grupta yer alan viruslar onkojenik olmayan MHV’unu kapsarlar.
Bu serotipin en fazla bilineni SB1 aşı suşu olarak geliştirilmiştir ve Hindi herpes virusu (THV) ile
hazırlanan aşı ile birlikte uzun yıllar bivalan aşı olarak sahada kullanılmıştır.

Serotip-3; Hindilerden izole edilen virustur, tavuklarda infeksiyona neden olmaz, bu suş ile monovalan ve bivalan aşılar hazırlanarak kullanılmıştır.
Marek hastalığı salgınları karakteristik olarak stabil bir seyir göstermemektedir, literatürler ve sektör raporları incelendiğinde dünya genelinde genel olarak onar yıllık dilimlerde yaygın bir salgın ile kendini gösterdiğini söylemek mümkündür.
Morbidite %10-50, mortalite ise %80-100 gibi yüksek oranda birkaç haftalık sürede yayılım gösterir. Hastalığı geçiren hayvanların diğer bakteriyel, viral, paraziter hastalıklara karşı duyarlılığı da oldukça artış göstermektedir. Geç Marek hastalığına bağlı ölümler ise kırk haftalık yaşa kadar orta ve yüksek oranlarda görülebilir. Hastalığın bulaşması solunum sistemi başta olmak üzere, infekte tüyler aracılığı ile olabilmektedir. Ayrıca karıncalarda hastalığın kümes içerisinde ve kümeslerarası yayılmasında önemli rol oynamaktadır. İnfekte tavuklar yaşadıkları süre içerisinde virus rezervuarı olarak portör konumunda kalırlar. Vertikal yani anadan kan yolu ile bulaşma önemsenmemektedir.
Belirtilerinden Kısaca Söz edecek olursak;
* Bacak, kanat ve boyun felci,
* Zayıflama
* Gri renkte iris ve irregular pupilla
* Tüylerde, düzensizlik ve kabarmalar dikkat çeker
Nekropsi Bulguları;
* Karaciğerde, dalakta, böbreklerde, akciğerde, testis, ovariumda, kalp ve iskelet kaslarında neoplastik dokuya özgü gri-beyaz odaklar dikkat çeker.
* İşyadik sinirde kalınlaşma, ödem ve asimetri gözlenebilir
* Mikroskopik olarak; polimorfik lymphoid infiltrasyon dikkat çekicidir.
Tanı;
Hastlığın geçmişi, klinik bulgular, lezyonların yayılımı, etkilenilen yaş ve teyit aşamasında histopatoloji, immunohistokimya yöntemlerinden yararlanılmaktadır.
Ayırıcı Tanı;
Öncelikle Lemfoid Lökosisten ve botulismden ayırımının yapılması gerekir. Ayrıca, özellikle yumurta startının verildiği günlerde Ca/P ve D Vitamini yetersizlikleri yönünden incelenmelidir.
Tedavi;
Hastalık viral kökenli olmasından dolayı tedavi sözkonusu değildir.
Koruma;
Biyogüvenlik önlemleri tavukçuluğun her aşamasında olduğu gibi Marek hastalığı mücadelesinde de ön plana çıkmaktadır.
Aşı ile koruma programları her zaman en güvenilir biyogüvenlik halkasını teşkil etmiştir. Bu amaçla Monovalan aşılamaların yanında Serotip-1,2 bivalan aşılama uygulamaları yapılmaktadır. Ayrıca embriyonal dönemde uygulanan (18.gün transferde) inovo aşılamalar ile yüksek virulensli salgınlara karşı korunma yüzdesi oldukça arttırılmıştır. Bu amaçla rekombinant Marek aşılarının geliştirilmesi ile sonuçlar çok daha iyi seviyelere taşınmıştır. İnovo aşılama tekniği ile broyler sürülerinde de hücresel Marek infeksiyonlarından korunma sağlandığı, bu sayede immunsupressif etkilerden önemli bir segment olan Marek hastalığının eradike edilmesi sağlanabilmektedir.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Geri
Üst